KUL HAKKINA DAİR GÜNCEL BİR YAZI

Kul hakkı deyince çok insanın aklına hırsızlık, gasp, haksız kazanç, sömürü vs. gibi şeyler geliyor. Tabii ki bunlar da kul hakkıdır. Fakat hiç farkına varmadığımız o kadar çeşitli kul hakkı ihlalleri yapıyor ve yaşıyoruz ki!

Bir hocamız anlatıyor: Yolun iki tarafına park edilmiş arabaların geçişleri zorlaştırdığı bir kavşaktan dönerken, minibüsümüz park halindeki bir arabaya istemeyerek sürtündü. Bulduğumuz boş bir yere arabamızı park ederek zarar verdiğimiz arabanın yanına geldik.

Orada bulunan insanlara arabanın sahibini tanıyıp tanımadıklarını sorduk. Tanıyan kimse çıkmayınca bir not yazıp sileceğin altına tutturduk. İstemeyerek zarar verdiğimizi, zararı hemen telafi edebileceğimizi, kendisine ulaşamadığımız için telefon numaramızı bırakmak zorunda kaldığımızı yazdık ve bizi aramasını rica ettik.

Biz birbirimizden ayrıldıktan sonra araba sahibi arkadaşı aramış. Bana haber vermek için o da beni aradı ve bana şunları söyledi: "Biraz önce bir bayan aradı. Arabanın sahibiymiş. Dedi ki, araba problem değil. Benim kaskom var yaptırırım. Ancak çok şaşırdım doğrusu. Bu zamanda hâlâ böyle insan var mı?"

Zaman bozulmuş biz ne yapalım!

Bu olayda düşünülmesi gereken iki önemli mesele var. Birisi bu zamanda meselesi, diğeri de kul hakkı meselesi. Günümüzde bazı insanlar usulsüzlüklerini, yolsuzluklarını, haksızlıklarını başka gerekçelerle savunamadıklarında hemen, "Bu zamanda olur mu, zaman bozulmuş biz ne yapalım" gibi mazeretlerden medet umuyorlar.

İçinde yaşadığımız zaman diliminin geçmiş yüzyıllardan birçok açıdan farklı olduğu muhakkak. Biz istesek de istemesek de değişen şeyler var. Fakat azıcık düşünürsek anlayabileceğimiz bir gerçek daha vardır. O da esas değişmenin insanla değil, insanın kullandığı eşya ile ilgili olduğu gerçeği.

Giyim kuşam şeklimiz, bir iş yaparken kullandığımız aletler, ulaşımda kullandığımız vasıtalar vs. sürekli değişiyor. Ama yeme içme ihtiyacımız, yaşamak için almamız gerekli olan gıdaların özellikleri, suyun, havanın, ekmeğin yapısı hiç değişmiyor.

Kul hakkına dikkat!

Biz şeklen yine insan olduğumuz gibi, kabiliyetlerimiz, zaaflarımız, temel ihtiyaçlarımız ve özelliklerimizle yine aynı insanlarız ve değişmedik. İnsan olmamızın gereği olan temel değerler de değişmedi ve değişmemeli. Eskiden hırsızlık ne kadar çirkin, insan öldürmek ne kadar kötü idiyse bu gün de öyle.

Önceki yüz yıllarda din ne kadar gerçek ve gerekli idiyse çağımızda da aynı ölçülerde gerçektir. Dolayısıyla değişen çevremizin görüntüsü ve kullandığımız vasıtalarla sınırlıdır. Değişen insanlığımız değildir ve olmamalıdır. Bir de mesele salt insanlık meselesi değil, aynı zamanda din ve iman meselesi ise, daha dikkatli ve titiz olmak zorundayız.

Ben Müslümanım diyen herkes, kul hakkının dinimizdeki yeri konusunda az çok bir fikre ve bilgiye sahiptir. Hatta halk arasında yaygın bir söz vardır: "Allah bana borçlu gelin ama kul hakkıyla gelmeyin demiş" diye.

Kul hakkı konusunda titiz olunması gerçeği, Allah hakkı dediğimiz ibadetleri önemsiz kılmadığı gibi, "Onlar yapılmasa da olur" anlamına hiç gelmez. Birisini önemserken diğerini hafife almak elbette doğru olamaz.

Biraz daha duyarlı olalım

Kul hakkının önemi konusunda herkeste ortak bir inanç mevcut olsa bile, kul hakkının nelerden ibaret olduğu hususunda aynı duyarlılık maalesef mevcut değil. Kul hakkı deyince çok insanın aklına hırsızlık, gasp, haksız kazanç, sömürü vs. gibi şeyler geliyor. Tabii ki bunlar da kul hakkıdır. Fakat hiç farkına varmadığımız o kadar çeşitli kul hakkı ihlalleri yapıyor ve yaşıyoruz ki!

Kul hakkından söz edildiğinde ilk aklımıza gelenler toplumumuzun geneline nispetle belki istisnai durumları ifade ederler. Her gün onlarca çeşidiyle karşımıza çıkanlar ise hem çok daha sık, hem çok daha fazla insan tarafından yapılıyor.

SÖZÜN ÖZÜ

1. Kul hakkı, bir insana yapılan maddi manevi her türlü haksızlıktır.

2. Günlük hayat içinde farkında olmadan da birtakım kul haklarını ihlal edebiliyoruz.

3. Kul hakkından doğan günahın bağışlanması, hak sahibi olan kimsenin rızasının ve helalliğinin alınmasına
bağlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder